GüLe GüLe Sana 2008

2008 yılı beni pek sevmedi, sevindirmedi..Çok zor günler geçirdim tabii arada soluk almama izin verdi..

Zaten ilk günden belliydi beni sevmediği, bana hüzün getireceği bütün gün ağlatmıştı beni..

Ya ben çok şey istedim ona ağır geldi hiç birini vermedi yada vermek istemedi..

Bir çok hata yaptım, asla yapmam,demem dediğim şeyleri yaptım söyledim!!..

Sevdiklerimi kırdım istemeden de olsa..Gönüllerini aldım tabi ama onlar unutsa da ben unutmadım..

Çok kırıldım,hırpalandım,yıprandım sonra unuttum bana yapılan kötülükleri affettim, bir tek kendimi affedemiyorum!!!

Yaşadığım kötü olayları unutmak istedim izin vermedi..

Yapacağım dediğim halde, yapmam gerekenleri bildiğim halde yapmadım, yapamadım..

Düşündüm fazlasıyla, takıldım olaylara, yaralarımın kabuk bağlamasına izin vermedim hep tekrar tekrar kanattım onları..

İstediklerim olmadı yada ben ümidimi kaybettim de istemekten vazgeçtim..

Kendimi tanıyamadım, tanımlayamadım, anlatamadım, BEN olamadım!!..

Rüzgarı bekledim hep, beni savurması için itiraz da etmedim, rüzgardan habersiz hep kızdım içten içe kendime..

Hayal kurmamı engelledi, neredeyse düşünmemi bile engelliyordu!!

Yine de kızmıyorum sana 2008 güle güle git, affettim seni inan ki fakat kendimi affeder miyim affedebilir miyim bilemiyorum,UMUYORUM yapabilirim..

Hoşçakal 2008.....

Sana da hoşgeldin 2009, sakın ola ki eski yıla benzeme sev beni bende seni seveyim..Her zaman ki gibi çok isteğim var senden fakat tek dileğim tüm dileklerimin gerçekleşmesi..

HERKESE MUTLU YILLAR.. SAĞLIKLA, HUZURLA,MUTLULUKLA,BARIŞLA,SEVGİYLE,BAŞARIYLA,BOL KAZANÇLA..HERŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN.. TÜM DİLEKLERİNİZ GERÇEKLEŞSİN..NİCE SENELERE...

Eskiyi Yenile









DesignSponge sitesinde gördüğüm ve çok beğendiğim 2 örnek..Sizlerle de paylaşmak istedim..

Fırfırlı Atkılarım


Geçen sene annemler, Konya ziyaretinde yaptıkları alışverişte karşılaşmışlar bu atkılarla ipini almışlar ama nasıl yapıldığını bilmedikleri için tuhafiyeciye sormuşlar nasıl örülür diye kadın hemen hazır olanı satmak istemiş ve göstermemiş nasıl yaptığıldığını.Biraz dolaştıktan sonra başka tuhafiyecede rastlamışlar yine bu sefer orada ki adam anlatmış göstermiş hemen nasıl işlendiğini:) O hevesle bizimkiler yapıp gelmişler..

Vay balık vayy!!!


Yeni bir seneye giriyoruz ya ,astroloji falları yine her yerde bu sene bizleri neler bekliyor.. Lisedeyken çok fazla ilgilenirdim astroloji ile zamanla hiç ilgilenmemeye başladım.


Bu günlerde bakıyorum burç yorumlarına nelerle karşılaşacakmışım 2009 da diye..


Balık burcuyum ve yükselenim akrep ama ikisi içinde pek iyi şeyler yok.


Hele ki balık burcu için hep dikkatli olacakmışım, etrafımda bana zarar vermek isteyenler olabilirmiş, kimseden borç almamam ve borç vermemem gerekiyormuş, Ağustos ayında bir düzelme olabilirmiş ama kısa süreli Ekim ayında rahatlayacakmışım.Yalnız dikkat yani 10.ay neredeyse sene bitecek!!! Zaten her sene balık burçları için aynı şeyler yazılıyor..Hiç yüzümüz gülmeyecek hııı??? Astrolojile ilgilenen biri varsa lütfen cevaplasın..


Neyse ki sevgilim kova burcu 2009 da en şanslı burçmuş belki biraz bana da yansır:))

??


Ne zamandır pek halim yok sürekli üşüyordum zaten en sonun da cumartesi sabahı fenalaştım ağrılara dayanamayınca hastaneye gittim sevgiliyle.. Muayene olduktan sonra tahlilleri yaptırmaya geçtik.Damarı zor buldular iğneyi batırıyorlar kan yok biraz daha devam ederseniz bayılacam dedim:)Hemen şekerli su içirdiler, tansiyonum düşmüş ardından tekrar denediler ama bu seferde dirsek kısmının önünde ki yerden (adı neyse artık) değilde elde bulmaya çalıştılar aynı şey orda da oldu sonra tekrar yukarı kısımda denediler bu sefer alabildiler kanı 10 dk geçti tekrar almaya geldiler onun içinde ayrı bir uğraş:))


Ben böbreklerimde sorun var diye düşünüyordum çünkü bayağı bir ağrım vardı, çok şükür böbreklerimde hiç bir sorun yokmuş..

Kanımda mikrop çıktı, ıssız adama mı özendim nee?:)

Bakteriler,mantarlar,mikroplar her bişey varmış vücudum da..

4 kutu ilaç verdi doktor,sürekli sıcak tutmam gerekiyormuş bel kısmımı ve ayaklarımı, bol bol su içmem gerekiyormuş mikropların vücudumdan daha çabuk atılması için bir süre yağlı ve tatlı şeyler yememem gerekliymiş..


2 gün dinlendim ilaçları da aldım, şimdi hastaneye gittiğim günden çok daha iyiyim.İşe gelebildim bugün..


Yalnız, hiç bir sağlık güvencemin olmaması da ne zormuş o kadar uğraş ve masraf herkesin ödediği fiyatının 2 katını veriyorum yaa.. off off..

Her yerde KAR var burada GÜNEŞ

Bir çok bloga bakıyorum her yerde kar var muhteşem manzaralar sergileniyor.. Burada ise güneş var ama sanmayın ki hava sıcak ben üşüyorum hemde fazlasıyla.
Kar*ı seviyorum, yağmuru da seviyorum fakat güneşi ve sıcağı daha çok seviyorum galiba.. Hep tezatlıklar var:)) Bu da bir türlü ısınamadığımdan kaynaklanıyor.
Annemin anlattığına göre çocukluğum da soğuktan kabarır, kızarırmış ve kaşınırmış vücudum şimdi de fazla duramam soğukta bir süre sonra kızarmalar ve kaşınmalarım başlar..Soğuk bir yerde yaşasaydım nasıl dayanırdım bilemiyorum:))
Acaba ben de güneşli Aralık ayının sonu manzaralarının fotoğraflarını çekip sergilesem mi?? Yoksa nispet yapar gibi oluyor, emin olun kar manzaralarını tercih ederim..

Not: Yelda hanım İstanbul'a ilk kar yağdı benim adıma da bir kardan adam yaptınız mı?:)

Masa Örtüsü

Kravatlarla yapılmış bir masa örtüsü..

Bebek yeleği örneği


Annemin yiğenleri için ördüğü yeleklerden bir tanesi daha:)

Nasıl Oluyor???


*İnsan nasıl oluyor da bir çok şeyi yapmak isterken hiç birşey yapamıyor??

*Nasıl oluyor aşırı hevesli olupta 2 günde pes ediyor?

*Yapabilirim derken nasıl oluyor da başarısızlığa uğruyor?

*Zamanın hızla geçtiğini bile bile nasıl oluyor da sessiz ve çaresizce durabiliyor?

*Yapması gereken onca şey üstüste birikmişken nasıl oluyor da hiç bir işe yanaşmıyor?

*Resmen kafesinin kapısı açık iken kafesten çıkmaya hayatı, özgürlüğü tanımaya korkan bir kuş gibi...

Atkı-Bere Modeli


Yine annemin ördüklerinden bir model:) Hazır olan bir atkıdan almıştık modeli ve çok şık oldu. Bere ise klasik biraaz..

Issız Adam..

Neredeyse Türkiye'nin bir çok yerinde gösterime girmiş ve unutulmak üzere iken Alanya sinemalarına gelebilmişti sonunda!! Büyük bir hevesle haftasonu gidebildim filme, sinema tıklım tıklım en geç saatteki seansa yer bulabildim onun dışında boş yer yok bütün seanslar doluydu.Herkeste bir merak tabi ki..

O kadar övülmüş, yazılmış, çizilmiş bir film büyük beğeniler var bende ise büyük bir hayalkırıklığı:) Romantik/dram diye belirtiliyor filmin türünde ama izlediğim film ne romantiklik ne de dram içeriyor.Hele ki birinci bölüm tamamen duygusuzca. Film araya girince acaba çıksam mı böyle devam edecek mi ki diye düşündüm sonradan vazgeçtim.İkinci bölüm başladı neyse film ilgimi çekiyor yavaş yavaş tam güzel gidiyor derken tekrar bir kopukluk oluyor son sahne olayı kurtarıyor gibi.
Belki fazla eleştirdim yada ben çok şey bekliyordum o yüzden film beni sarmadı bilmiyorum fakat ben Babam ve oğlum filminde ki gibi duygusal bekliyordum.Bence fazla abartılmış. Tabi ki güzel sahneleri vardı mesela son sahne en güzeliydi gözlerim doldu özellikle itiraf kısmında ve tam dönüp gidecekken tekrar gelir birden sarılmaları.. Müziklere lafım yok gerçekten muhteşemdiler.

Bebekler için bolero

Kız çocukları için sade ve şirin bir bolero örneği..

Başarı Çan Eğrisinin Neresindesiniz?

4 yaşında başarı ....pantolonuna işememektir.

12 yaşında başarı..........arkadaş bulabilmektir.

16 yaşında başarı.................araba kullanabilmektir.

20 yaşında başarı...................seks yapabilmektir.

35 yaşında başarı......................para kazanabilmektir.

50 yaşında başarı .....................para kazanabilmektir.

60 yaşında başarı...................seks yapabilmektir.

70 yaşında başarı................araba kullanabilmektir.

75 yaşında başarı .........arkadaş bulabilmektir.

80 yaşında başarı ....pantolonuna işememektir.

Biz buna ÇAN EĞRİSİ diyoruz!!...
:):):):)
kaynak:mynet

Köşe Takımları



Genel olarak mobilyalarda beyaz ve bej rengi çok beğeniyorum,internetten bulduğum bir kaç köşe takımı..

----------

Bayramın ilk günü misafir ve kurban telaşıyla koşuşturmayla geçti ama daha sonra ki günleri hep tembellikle geçirdim.Aslında yapılan tatlıların, yemeklerin fotograflarını çekip bloga koymayı düşünüyordum nedense üşengeçlik yaptım:)Cuma günü de işe tekrar başladım.Bu arada bayram tatili boyunca izlediğim filmleri biraz anlatacağım.. SUİKATSÇİ-WAR:2007 ABD yapımı olan filmin konusu; Ortağı, suikastçı Rogue tarafından vahşice öldürüldükten sonra, FBI ajanı Jack Crawford intikamını şahsen almaya yemin eder. Ama Rogue izini kaybettirir, ta ki 3 yıl sonra Çin mafyasının lideri Chang ile Japon Yakuza patronu Shiro arasında kanlı bir savaş başlatmak üzere tekrar ortaya çıkana kadar. Rogue’u yakalamaya kararlı olan Crawford ekibini bu çatışmanın içine sürükler. Bence bol aksiyonlu güzel bir film tavsiye ederim..Son sahne hala düşündrüyor beni nasıl olur da arkadaşını öldürmek ister insan?..


KADIN AJANLAR-FEMALE AGENTS:2008 Fransa yapımı olan filmin konusu; işgal altındaki Fransa’da yeraltı mücadelesinin artık hissedilir bir boyuta geldiği bir zaman diliminde geçiyor. Kızıl Ordu’nun Nazileri Doğu Avrupa’da yenilgiye uğratması ve inlerine kadar kovalamasıyla müttefikler de artık lütfedip Normandiya çıkartmasını başlatma kararı alır. Film işte bu çıkarma sırasında Naziler tarafından esir alınan bir İngiliz subayının kurtarılmasını anlatıyor..Film bir çok kişiye sıkıncı gelebilir sahneler genelde uzun tutulmuş izlenmeye değer tarihi film sevenler için ideal..

CASINO ROYALE:2006 ABD,İngiltere yapımı 007 James Bond serisinin devamlarından 21.si olan film.Bana biraz soğuk geldi ama aksiyonları da fazlaydı.Mesela filmde tam aksiyon başlayacak , başladı bir anda tüm dinamik anı durduruyorlar ve uzun bir süre filmde kumar oynuyorlar. Film tam anlamıyla aksiyondan düşüyor, sıkıcı bir hal almaya başlıyor.

PRESTİJ:2006 ABD,İngiltere yapımı olan filmin konusu; Her şey yüzyılın başında, hızla değişen Londra’da başlıyor. Sihirbazların ünlü ve en üst mertebede idol olarak kabul edildikleri bir zamanda, iki genç sihirbaz şöhrete giden yolu çizmeye başlarlar. Gösterişli, sofistike Robert Angier (HUGH JACKMAN) tam bir şovmenken, yontulmamış ve gelenekçi Alfred Borden (CHRISTIAN BALE) sihirli fikirlerini gösterme yeteneğinden yoksun, yaratıcı bir dahidir. Birbirlerini takdir eden arkadaşlar ve ortaklar olarak yola çıkarlar. Ama en büyük numaraları ters gidince, aralarında ömür boyu sürecek bir düşmanlık başlar; ikisi de bir diğerini geçme ve altüst etme niyetindedir. Sürdürdükleri aşırı rekabet, her numarayla, her gösteriyle daha da büyür; ta ki sınır tanımayana, hatta elektriğin yeni ve inanılmaz güçlerini ve Nikola Tesla’nın bilimsel dehasını işin içine dahil edene dek... Herkesin hayatı pamuk ipliğine bağlıdır. El çabukluğuyla sunulan sarsıcı sürprizlerle dolu film; inancın güvenin ve mümkün olanın en uzak, en karanlık sınırlarının keşfedildiği heyecan dolu bir dünyaya dalar.Bence film müthiş sonununu tahmin etmek imkansız uzun zamandır böyle güzel bir film izlememiştim.Çok dikkatli izlemek gerekiyor konuyu bir yerde kaçırdığınız an filmi anlamakta zorlanabilirsiniz sürekli kafa karıştıran ama muhteşem ve farklı bir konusu var.Dvd yi kiraladığımız yerde bundan sonra Sihirbazı izlememizi tavsiye etmişlerdi, onu da bir ara izlerim artık.Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.


SİYAH SU-BLACK WATER:Aslında yazmaya bile değmez ama sizlerde benim gibi hata yapıp bir buçuk saatinizi boşuna harcamayın diye yazıyorum.Berbat ötesi bir filmdi hayatımda izlediğim en kötü film diyebilirim ve internette de filmle ilgili bilgi hemen hemen hiç yok.



ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ-KISS OF DEATH:Jimmy Kilmartin (David Caruso) hayatını bir düzen içine sokmak isteyen eski bir mahkumdur. Ama kendisine teklif edilen şoförlük işini geri çeviremez. Bu iş, şiddet düşkünü ve soğukkanlı suçlu Küçük Junior Brown'ın (Nicolas Cage) işidir. İşler kötüye gidince olaylar Jimmy'nin kontrolünden çıkar ve tüm hayatı bir anda altüst olur.Nicolas Cage'ı genel olarak iyi filmlerde izledim ama bu filmde ki rolu ve filmin kendisi başta sona kötüydü.



KARTAL GÖZ-EAGLE EYE:2008 ABD yapımı olan filmin konusu; Jerry ve Rachel, daha önce hiç tanımadıkları bir kadın tarafından rehin alınırlar. Fakat kadın bu iki kişiyle ilgili her şeyi bilmektedir. Politik bir suikast için kullanılmakta olduklarını anlayan bu iki rehine işbirliği yapmaya karar verir.Michelle Monaghan filmde, teröristler tarafından kapana kıstırılıp suikast düzenlemeye hazırlanan bir terör hücresine katılmaya zorlanınca Shia LaBeouf’un oynadığı karakter ile isteksizce ittifak yapmak zorunda kalan bir bekar anneyi oynadı.Güzel bir filmdi hem aksiyonları tadında hemde gerilimler.Farklı bir konusu var gelecekte gerçekten teknolojinin böyle şeyler yapabilir mi diye de düşündürebiliyor.Baştan sona sürükleyici hiç sıkılmadan izleyebilirsiniz.İyi vakit geçirmek isteyenlere tavsiye edilir.



KORKU EVİ-HOUSE OF 9: 9 Yabancı- rahip, dansçı, tasarımcı, acemi rapçi, eski profesyonel tenisçi, suçtan dolayı gözaltına alınmış bir kadın, başarısız bir besteci, karısı ve bir dedektif zengin bir manyak tarafından rastgele zorla bir evde alıkonur. Onlara bu evin içinde 75 kamera tarafından izlendikleri ve aralarından sadece birinin kurtulup susması için 5 milyon dolar alacağı bilgisi verilir. Hırs ve korku dolu psikolojik oyun başlar.Pekte güzel bir film değil sanki testereyi anımsatıyor ve son sahneden de devam serileri gelecek gibi..

Kurban Bayramınız Kutlu ve Mutlu olsun

Hollanda inekleri






Bunlarda Hollandalı bir müşterimizden gelen hediyeler:)

Bebek yeleği


Annemin ördüğü bebek yeleklerinden bir tanesi daha..

Özel günler ve geceler için



Çoook şık, özel günler ve geceler için kıyafetler..
Kaynak:ekolay

Şık Perdeler








Broderi Narin tarafından tasarlanan çok sayıdaki renk seçeneği, kış günlerinde kentin gri görünümünü renklendirerek, evlere duygusal bir sıcaklık katıyor. Çok şık perdeler daha fazlası için. www.broderinarin.com.tr sitesini ziyaret ediniz..

Kış çiçeklerinin yuvası: Balkabağı


Kış mevsiminin lezzetlerinden balkabağını, bu kez dekoratif bir obje olarak sunuyoruz sizlere. Ortancalar, begonyalar ve Amerikan sarmaşıklarıyla renklendirilmiş balkabaklarıyla bahçenizi süsleyebilirsiniz. Terra cotta’dan yapılmış, eğlenceli balkabakları ise, aydınlatma için son derece keyifli bir seçim.
Kaynak: evim dergisi
Çok hoş, farklı ve şık gözüküyor bence.. Bahçeli evde oturanlar için güzel bir öneri..

Vazo


Kütük şeklinde vazo çok farklı, çiçekleri sulamak içinde ayrı bir alternatif olabilir..
Kaynak:designSponge

Kukla

Eski bir müşterimizin hediyesi olan kendi yaptığı hatta kendisi yerini ayarlayıp ofisimize astığı kukla:)

Max Payne

Max Payne, New York polis teşkilatında görevli bir dedektiftir.
Kriminal olayları incelerken kendini mafya ve çete savaşlarının ortasında bulur ve birilerinin işlerini bozar. Mafya, Payne'e ceza olarak karısı ve çocuğunu öldürür. Bunun üzerine Payne intikam arayışı için yollara düşer ve sonrasında olaylar gelişir. Bu arada Payne'in bir de ortağı var; kız kardeşinin intikamını almak isteyen suikatsçi Mona Sax... İkili birlikte maceradan maceraya koşmaktadır.
Gerek drama , gerekse görsel efektler ve aksiyon bakımından filmin unutulmazlar arasına gireceği düşünülüyor
Bilgisayar oyunundan sinemaya uyarlanan filmin sinemada nasıl bir ilgi göreceği merakla beklenmekte.
Oyununu hiç oynamadım, film güzel bol aksiyonlu fakat çok karışık hala içtikleri uyuşturucudan sonra gördükleri görüntüler gerçek mi yoksa hayal dünyasından mı anlayamadım.

Bebek ceketi

Annemin yine hediye için ördüğü bebek ceketi, çift taraflı olarak kullanıla biliniyor.Üstelikte kalın oluyor bebekleri sıcak tutar:)

Kimya Hatun-Saide Kuds


Kocasının ölümünden sonra Mevlâna Celaleddin-i Rumi ile evlenen Kerra Hatun, yeni kocasının haremine yerleşir. Tabii sevgili kızı Kimya da onunladır. Kimya Hatun içine düştüğü bu yeni dünyada bir yandan kendini bulmaya çalışırken, diğer yandan da Mevlânâ'nın özel yaşamına şaşkınlıkla şahit olmaktadır... İrfan ve tasavvuf dünyasının iki dev ismi Mevlânâ ve Şems'in yaşamına dair birçok bilinmeyenin bilinmesine yardımcı olacağını umduğumuz bu romanın asıl kahramanları, herhâlde kadın oldukları için tarih tarafından bir kenara itilmişlerdi. Yazar Saide Kuds, eski yazılar ve Şems ile Mevlâna'nın karşılaşma kayıtlarını derinlemesine inceledikten sonra hayatı bu her iki adama da bağlı olarak geçen genç bir kadının hikâyesinin unutulduğunu fark eder. Ve biyografik bir roman dili ile anlattığı Kimya Hatun'un yaşamını tozlu sayfaların arasından çekip gün ışığına çıkarır.
Kitap içten,samimi,sürükleyici,olaylar çok gerçekçi fakat bizlerin bildiği Mevlana ve Şems'in arasında ki dostluk çok farklı adeta bambaşka anlatılıyor.Semazenlerin nasıl oluştuğunu anlatıyor.İnsanı araştırmaya iten bir kitap.

Hoşgeldin Aralık(Kış)


Bembeyaz oldu ortalık
Kışın da başka tadı var
Hava bir parça karanlık
Her yanda buz tutmuş sular

Gel biz de şöyle kocaman
Bir kardan adam yapalım
Eğer düşmekten korkmazsan
Buzun üstünde kayalım
VASFİ MAHİR KOCATÜRK


Ben tam anlamıyla kışı yaşayamadım çok az kar gördüm.Sadece çocukluğum da bir defaya mahsus kardan adam yaptığımı hatırlıyorum.Aslında kışı, yağmuru, karı,güneşi de seviyorum ama genelde üşüdüğüm için sıcak daha cazip geliyor bana.. Kışı tam anlamıyla yaşayanlar ve sevenleriniz varsa benim yerimde kardan adam yapınız, lütfen:)